Güney Fransa'daki son durağımız Nice. Amacımız köyleri gezmek olsakta, buraya kadar gelmişken bu şehri görmemek olmaz. Fransa'da otobanlar çok pahalı. Provence'ten Nice e geçerken yola epey para ödüyorsunuz. Nice-Marsilya arası 2 saate yakın sürüyor. Nice öyle pahalı bir şehir ki girişinde bile para ödüyorsunuz. Burada arabanızı heryere park edemiyorsunuz, bir otoparka ya da sokaklardaki otomatlara para atarak yol kenarlarına park edebiliyorsunuz. Kalabalık bir şehir her türden insan mevcut, dikkatli olmakta fayda var. Bizim kaldığımız otel biraz dışarıda kalıyordu ve etrafı pek tekin değildi. Bir adamın bizi otele kadar takip ettiğini söylebilirim. Çok tedirgin edici bir durumdu. Sonra otele girince geri döndü ve bir daha görmedik. Nice, sahil şeridi, meydanları ve eski şehri ile büyüleyici bir yer. Gezdikçe bu şehri daha çok seviyorsunuz.
Promenade des Anglais, İngiliz sahil yolu olarak bilinen masmavi deniz boyunca yürüyüş yapabileceğiniz bir alan. Akşamları oldukça kalabalık oluyor. Yol üzerinde Hotel Negresco'ya kaçırmayın. Gustav Eiffel tarafından tasarlanan yapı, tavanı ile ünlüdür. Her katında Fransının farklı dönemlerine ait izler taşımaktadır. 19. yy da İngiliz soylularının kış aylarındaki tatil yaptığı bu şehirin şık bir havası da var.
Massena Meydanı, trafiğe kapalı kocaman bir meydan. Yerden fışkıran su fiskiyeleri meydanı özel kılarak, ıslak bir oyun alanı sunuyor:) Bu şehirde rahatça yürüyebileceğiniz büyük alanlardan biri. En ünlü caddelerinden Jean Medicine ve Rue Massena arasında kalan meydana gelmeden bol bol alışveriş yapabilirsiniz. Bu meydana paralel bir sokakta, bir sürü deniz restoranı bulabilirsiniz. Tavsiyem buraya kadar gelmişken, Eski şehirde vakit geçirmeniz. Yolun hemen karşısına geçerek, Nice in gizemli ve saklı yüzünü keşfedebilirsiniz.
Vieux Nice – Eski Şehir, burası Nice'in ayrı bir parçası gibi. İtalyan tarzı birbirine yakın binaları ve dar sokakları ile gezmeye doyamıyorsunuz. Gece bir sokakta, büyük bir kalabalığın içinde show yapıyorlardı. Bu bölge 19 yy da yapılan referandum ile Fransa'ya bağlanmış. Eski şehirde, harika bir dondurmacı (Fenocchio) var, dondurmalarını denemeden gitmeyin. Dar sokaklarında yayılan baharatçı tezgahları aklınızı başınızdan alıyor. Bu bölgede, nohuttan yapılan Socca isimli gözlemelerini tatmlısınız. Bir fırından Meringue (büyük beze) aldık. Fırının içini arılar istila etmişti. Merengiue, kırınca içinden çıkıcak diye çok korktuk:)
Cours Saleya, Vieux Nice te kurulan sokak pazarı. Renkli çiçekleri, cafeleri ve antikacıları ile keyifli vakit geçirebileceğiniz bir meydan.
Garibaldi Meydanı, Garibaldi ailesi bu bölgenin en köklü ailelerinden, ismini sıklıkla karşılaşıcaksınız. Bu meydanda, gördüğümüz deniz ürünlerini dayanamayıp tatmak istedik. Kocaman bir tabak dolusu, deniz ürünü. Benim için deniz ürünü güzel pişmiş bir karides, kalamar ve ahtapotmuş. Limon sıkıp, istiridye, salyangoz yemeğe çalışsakta, sanki tuzlu denizi kocaman bir balina gibi ağzıma atıyordum. Tabi ki bu sadece tadımlık birşey. Bununla karnımı doyurmam imkansız:) Sümüklü böcekte yedik. Beraberinde gelen kırmızı ipli iğneler yardımı ile kabuklarından çıkarıp yiyorsunuz. Diğerlerinden daha lezzetli olduğunu söyleyebilirim. Bir masaya kocaman bir yengeç gitti. Sandviç gibi görünüyordu, böyle büyüğünü bir daha görmedim ama o an yiyemezdik:) Mutlaka deneyin, her zaman Nice 'e gitmiyor insan:)
Parc de la Colline du Chateau Tepesi, İngiliz yolu sonunda, limana gelmeden şehri izleyebileceğiniz harika bir tepe. Çıkması biraz zorlu kabul ediyorum. Ancak her merdivende durup manzaraya baktıkça değer diyorsunuz. Masmavi gökyüzü, denizle birleşiyor ve kumsalları ile beraber Nice size oradan gülümsüyor. Eski şehri tepeden izlemek ayrı bir keyif. Birbirine girmiş çatılar ve kubbeler ile şehri hayranlıkla izledik.
Kendinizi Nice'in sokaklarına bırakın ve yemeklerinin keyfini çıkarın..
Temmuz, 2014
Rotanın ilk yazısı Provence ve köyleri – Güney Fransa Lavanta Tarlaları için tıklayınız.