Milano'ya gidelim.. Herşey Fulya'nın Milano'da bir kütüphanede bulunan kitabın peşine düşmesi ile başladı. Derken, fikirler ortaya atıldı ve güzel bir tatil planlandı. Amaç, Fulya'nın ödeviydi:) gezmek ikinci plandayken, bir anda hangi gün nereye gitsek diye tartışır olduk. Haftalarca, bilet alma, plan yapma, otel rezervasyonu için toplanır hale geldik:) Gezi sonrası en çok bunu özleyeceğiz:)
Lombordiya Bölgesi Gezi Planımız
1. gün : Öğleden sonrası – Como ya varış ve gece gezmesi:)
İtalya'da dikkat edilmesi gerekenler:
Akşam 18:00-21:00 saatleri arasında da aperotivo olarak servis yapan restorantlar mevcut. Akşam yemeğini aperatif birşeyler geçirdiklerini görüceksiniz. Öğle yemeğinde herkes porsiyon yemek yerken, akşam yemekleri genellikle hafif bir içki ile beraber peynir, salam, sucuk, makarna, pizza vb. ile atıştırdıklarını görüceksiniz. Happy hour olarakta geçen bu saatlerde bazı cafeler içecek fiyatı alarak, yanında bir tabak açık büfeden istediğinizi yeme imkanı sunuyor. Bazıları tabak içinde ek ücret talep edebiliyor. Açık büfeden istediğiniz yiyeceği alabiliyorsunuz. Aperotivo ve öğlen saatlerinde herkesin kırmızı renkli hafif bir içecek tercih ettiğini görüceksiniz. Bu da İtalyanlara özgü Aperol Spritz olarak geçen portakallı bir içecek.
CoMo Gölü Çevresi -Menaggio-Varenna-Bellagio / Masal diyarına yolculuk
Kendimizi Como sokaklarına atıyoruz. Şehir göl kıyısına doğru dikey olarak konumlanmış. Yukarıdan yürümeye başladığınızda, şehrin kale ile çevrildiğini görüyorsunuz. Yürüyerek gezebileceğiniz ufak bir yerleşim. Birbirine paralel dar sokaklarda gezinebilirsiniz. Sokak aralarında ufak tasarım mağazaları, cafeler, aperatif mekanlar mevcut. Como ara sokaklarında hiç ummadığınız noktalarda restorant ve cafe ile karşılaşabilirsiniz. Her birinin kendine has bir dokusu var. Hatta bir çok cafe çok küçük, içeride 2-3 masa bulunuyor ya da sadece bar kısmı mevcut, cafe sahibi ile sohbet edebileceğiniz, bistro tarzı yapıdalar. Bazı cafeler ise eskici gibi görünüyor, bir yandan eşya, kıyafet satarken bir yandan farklı tasarımda masalar görüyorsunuz. Dükkanların dış görünüşleri, iç tasarımları ve tabelaları kendine has ve özel tasarımlar.
Akşam yemeği için açık bulduğumuz Piazza Covour meydanında yer alan 'Cafe Touring' e oturup, 4 peynirli pizza yiyoruz. Üzeri dolu dolu peynirle geliyor. Peynirlerin her birinin tadını alabiliyorsunuz. Şarapları da genelde Friuli olarak adlandırılan meyve aromalı ve hafif. Biraz sokaklarda gezdikten sonra, Via Bernardo Luini paralelinde yer alan Via Adamo Del Pero sokağından sapınca Via Natta üzerinde harika cafe ve restorantlar görüyoruz. 'Cafe Natta' atmosferi ve dekoru ile harika bir yer. Ancak açılmasını bekleyene kadar, karnımızı doyurmuştuk. Bu sokakta 'Instant Coffee' adlı çok sevimli bir kahveci var. Tatlı ve cappucino çok güzeldi. Kocaman ve sempatik kupalarda dolu dolu ikram ediyorlar.
Via Vittorio Emanuele II, Via Bernardino Liuni mağazaların olduğu birbirine paralel iki cadde. Vittorio Emanuele II caddesi sonunda Cattedrale di Como katedralini göreceksiniz. Buradan göle doğru yürüdüğünüzde Piazza Covour meydanına çıkıyorsunuz. Yüzünüzü göle dönünce, sağ tarafa doğru yürüdüğünüzde bir sürü restorant ile karşılaşıcaksınız.
Lungo Laria Trieste sokağına doğru yürüdüğünüzde göl manzaralı, sokaklarda masaları olan restorantları görüceksiniz. Bu yoldan göl boyunca yürüyünce Funicolare Como-Brunate çıkıcak. Kişi başı gidiş geliş 5 euroya füniküler ile Brunate kasabasına çıkmanız mümkün. Dağın tepesinde yer alan bu kasabaya, dik bir yoldan çıkılıyor. Füniküler ile seyahat etmek çok keyifli. Etrafı komple camlarla çevrili füniküler, yavaş yavaş gökyüzüne yükselirken, göl bir anda ayaklarınızın altında kalıyor. Bir anda ağaçlar arasında beliren eşsiz manzaralı göl ve Como kasabası beliriyor. Dağların tepelerinde hala kar varken, dimdik yamaçlarla çevrili büyülü bir manzara sizi bekliyor. Sabah erken saatlerde çıktığımız Brunate köyünde yapılacak çok fazla bir aktivite yok. Bir meydana çıkıyorsunuz, burada birşeyler yiyip içip, alış veriş yapabilirsiniz. Güneşin doğuşu ile beraber, sisin arasından ışıldayan güneş ışınları arasında manzarayı seyre doyamıyorsunuz. Tepeye bisikletleri ile çıkan sporcuları görüceksiniz. Biz geri dönerkende, aşağıda büyük bir kalabalık bekliyordu. Kış döneminde olmamıza rağmen oldukça fazla turist vardı. Fünikülerden inince, bu sefer göl kenarında Viale Geno caddesi boyunca yürüyen insanları görüceksiniz. Yürüyüş, bisiklet ve sakin bir hayat için Como eşsiz bir kasaba. Sık sık cappucino molası vererek, buradaki gezimizi tamamlayarak gölün erafındaki köylere doğru yol alıyoruz.
Como dan Menaggio ya geçiyoruz. Burada iskelede ücretsiz otopark olduğunu okumuştuk. Haritadan Menaggio ve Bellagio ya Como'dan çizdirince daha kısa sürede ulaşım veriyordu. Gezimizi Menaggio, Varenna, Bellagio olarak tasarladık. Menaggio'dan her iki kasabaya da aynı sürede ulaşım var. Hangisi önce geliyorsa onu seçtik:) İndiğinizde biletlerinizi almayı unutmayın. Saatte bir gibiydi vapur tarifeleri. Ulaşım kişi başı 5.40 euroydu. Arabayı da Menaggio da iskeledeki ücretsiz otoparka bıraktık. Menaggio ya gelirken, sahilden geliyorsunuz. Yolda eşsiz manzaralarla karşılacaksınız. Dağların görüntüsü, göle düşen yansımaları, bir şehir içine giren bir göl kenarından giden eşsiz bir yol. Çok keyif alıcaksınız. Bir anda kendinizi eski binaların arasında dar sokaklarda buluyorsunuz, derken yol dönüyor ve güneş ışınlarıyla göl gözünüzü alıyor. Çok fazla bisikletli var. Grup halinde seyahat ediyorlar. Öyle ki arabalar bile onları sollamakta güçlük çekiyor. Yanınızdan vızır vızır geçiyorlar. Özellikle Tremezzina da sağa çekip (Tremezzo kasabasını geçince), fotoğraf molası vermelisiniz. Mavinin bin bir tonu.. güneş dağların tepesinden doğuyor ve gözünüzün içine giriyor. Soğuk havada bir an içinizi ısıtıyor. Göldeki huzur, Allah'ım burda ölmek istiyorum dedirtiyor:) Çoook güzelll.. diyip nutkunuz tutuluyor:) Tremezzo-Cadenabbia arasında Villa Carlotta şatosu bulunuyor. Lenno kasabasında, Villa del Balbianella (James Bonda, Ocenas 12, Star Wars II ye ev sahipliği yapmış bir şato) şatosu bulunuyor. Meraklıları uğrayabilir.
Menaggio: İskeleye arabayı bırakıp, kasabanın merkezine yürüyoruz. Çok küçük bir yer. Sahil boyunca çok güzel bir yürüyüş alanı yapmışlar. Herkes ailecek göl kıyısında yürüyor. Ara sokaklarında birbirinden güzel restorantları, yüzünü güneşe vermiş binaların alt katlarındaki cafeleri ile etkileyici. Bir cappucino içmeden olmaz:D Her kasabada bir kahve;) Burada en fazla 1-2 saat vakit geçirebilirsiniz, mola dahil:)
Varenna: İskeleden kasabaya yaklaşırken, heyecan başlıyor. İskeledeki sarı otel binasından gözünüzü alamıyorsunuz. Burda inip sağa doğru yürümeye başlayınca, merkeze gidiyorsunuz. Daracık patika bir yol. Taştan yapılmış, kalenin zindanlarının bir kısmını andırıyor. Küçük bir merkeze geliyorsunuz. Dağın eteğine kurulmuş bir kasaba, yukarılara doğru şekillenmiş. Kafanızı her dar merdivenli sokaktan uzatıp, merakla bakıyorsunuz:) Sahili izlediğinizde yol sizi kasabanın meydanına yukarı çıkarıyor. Burada da bir şato var. Kocaman bahçeli. Vaktimiz olmadığı için gezmiyoruz, harika bir botanik bahçesi var. Şatolara giriş ücretli ve genelde 7-9 euro arasında değişiyor. Villa Monastero villasına kapıdan bakarak ayrıldık, gezmek için en az 1-1.5 saate ihtiyacınız var. Ayrıca tepede Castello Di Vezio kalesi bulunuyor. Villa Monastero nun önündeki caddeden iskeleye doğru yürürseniz, Piazza S. Giorgio meydanına geliyorsunuz. Göle karşı ihtişamlı bir kilise (Chiesa di S. Giorgio) bulunuyor. Bu meydandaki bütün sokaklar göl kıyısına iniyor ve hepsinin kendine has ayrı bir karakteristiği var. Tepeden göl manzarası eşliğinde merdivenlerden iniyorsunuz. Göle karşı yol kenarında 'Varenna Coffee' var. Her yol buraya çıkıyor gibi:) Göl kenarında kokteyl içmek için harika bir yer. Bir yandan güneş içinizi ısıtırken, gölün sakinliğinde yemek yiyip, harika kokteyllerinden deneyebilirsiniz. İtalya'da kokteyl kültürü kahve kültürü kadar yaygın. Kahveyi sabah saatlerinde ve yemeklerden sonra expresso olarak tüketirlerken, kokteyl öğleden sonra ve akşam üzeri apperativo saatlerinde çok yaygın. İtalya'ya özgü (Garibaldi, Negroni ve Spritz ler mutlaka denenmeli.)
Bellagio: Son durağımız. Artık acıktık ve saat 15:00 ı geçti! Bütün mutfaklar kapatıyor, yetiştiklerimizde kapatıyoruz diyor! Göl kenarı komple restorantlarla dolu, ara sokaklardan yine tepeye mutlaka tırmanın. Bu kasaba bütün kasabalar arasında en güzel sokaklara sahip olan diyebilirim. Özellikle Como gölü fotoğraflarında gördüğünüz tepeden çekilmiş, harika tabelalar ve evlerin göründüğü geniş merdivenli sokak fotoğrafı buraya ait! Bu sokağa uğramadan dönmeyin:) Ferry Boat iskelesinden inince sola doğru (göle sırtımızı veriyoruz:)) dönünce, binanın altından geçişi olan Salita Serbelloni sokağına dönüyoruz. Bu sokağın manzarası zirvede kalıyor:) Tavsiyem yukarıdan aşağıya inmek.. Bu manzaraya arkanızı dönmek haksızlık. Bu sokağa paralel bütün ara sokakları tek tek inip, çıkmak istesekte, ayaklarımız buna direniyor:) Bütün ara sokaklar tepede Via Giuseppe Garibaldi sokağına çıkıyor. Burda öğle saati açık 'Cafe Vecchino' kafesine denk geliyoruz. içeride Türk bir garson bizi karşılıyor:) İtalya'da kafelerde Türklerle tanışmanız çok mümkün. 5 gün içerisinde 2 farklı restorantta denk geldik. Gnocchi ve makarnaların hazır olduğunu, pizzayı taze yaptıklarını söyledi. Bol domatesli, İtaliano pizza söylüyoruz. Genelde domates sosu kullanılıyor, salça yemeklerde yok. Bütün domatesler taze ve mevsimindeymiş gibi lezzetli. Gün batımı bu kasabadan harika izleniyor. Dağın eteklerinde yer alan bu yeri, uzaktan izlemekte keyifliydi. Gün batımında bir sonraki ferry boat u beklemek için 'Bar Sanremo' göl kenarındaki masalarına oturuyoruz. Dağların göle yansımalarını, pembe, mor tonlar arasında izliyoruz. Birer kahve ve sıcak çikolata söylüyoruz. Gün batımını seyre dalıyoruz..
Lombordiya Bölgesi Gastronomi – İtalya'da neler içilir? İtalyan kahveleri, kokteylleri ve peynirleri..
Kahveler:
Cappucino: Köpürtülmüş süt ile beraber servis edilen expresso. Oldukça lezzetli
Cappucino di Soia: İtalyan kahve makinesi ile yapılıyor.
Cappucino ginseng: Ayrı bir makinası var ve İtalyan kahvesi olarak geçmiyor.
Americano: Expresso üzerine, sıcak su koyularak yapılıyor. Birçok yerde expresso fincan ile sunularak, sıcak su yanında ayrı geliyor.
Morrochino: Çok ufak fincanlarda servis ediliyor. Expersso, çok az süt ve çikolata sosu ile süslenerek servis ediliyor.
Latte: İtalyanca süt demek:)
con ponna: kahvelerin, sıcak çikolata ve tatlıların yanında yazıyor, krema demek. Kremaları daha pufidik ve sütlü köpük gibi bir tadı var. Çok lezzetli.
Şubat, 2017