Her kadının kendine özel bir doğum süreci ve doğum hikayesi var Her birimiz mucuzevi bu dönemi farklı yaşıyoruz. Her çocukta birbirine benzer gibi gelse de dünyaya geliş şekillerinden, uyku düzenine, yemesine içmesine kadar farklılıklar var. Hepsi nev-i şahsına münhasır olarak yetişiyor. Hamile kaldığımızda içimizi bir endişe kaplıyor ve hayatımızı düzene sokmaya, yediğimiz içtiğimiz başta olmak üzere hayatımıza özen göstermeye başladığımız, heyecanlı bir dönem başlıyor. Annenin hamilelik tecrübesi ve geçmişi de, bu dönemin konforuna yansıyor. Daha önce 2 düşük yapmış bir kadın olarak, ilk trimesteri hep endişe içinde geçirdim. Sonra anladım ki anne olmak, endişeyi de beraberinde taşımak demekti. Hamileliğin her döneminde farklı kaygılar ve korkularla mücadele ederek, bunları azaltmaya çalıştım. Bu endişelerinize özel ve iş hayatınızın da olumsuz etkisi olursa, içinden çıkılmayan sizi yıpratan bir süreç olabiliyor. Mümkün olduğunca yardım istemekten çekinmeyin. Çevrenizdeki arkadaşlarınızın enerjisi ve manevi desteği bu dönemde büyük önem taşıyor. Eş desteği ise anlatılmaz, yaşanır:)
Her hamileliğin kendi içinde farklı yansımaları oluyor. İlk trimester de bedenin hamileliğe alışma sürecinde yaşanan bulantılar, hızla gelmeye başlayan kilolar ve iştah açılması ile baş ederken, ikinci trimesterde bütün bu etkiler kaybolarak, oohh be hamilelik ne güzelmiş demeye başlıyorsunuz. Yaşavaş yavaş bebeğin hareketlerini hissetmeye başlarken, size yüksek bir enerji gelerek, ilk trimesterin aksine bir yaşam sürmeye başlıyorsunuz. Sonra 3. Trimester devreye giriyor. Hızlı büyümeler, artan tekmeler hareketler ile keyif alırken, bu sefer kilo artışı ve yaz dönemine denk geliyorsa sıcakla beraber farklı etkiler beliriyor. Her süreç birbirinden farklı olup, büyük heyecan ve endişe taşıyor.
Hamileliğin en unutulmaz anılarım arasında, bu süreçte çevremden aldığım destek. Her an yanımda olan en büyük destekçim eşim. O olmadan bu süreci bu kadar rahat ve keyifli geçiremezdim. Kendimi öyle şanslı hissediyorum ki, eşim kadar destek olan ailem ve arkadaşlarım bu süreçte hep yanımdaydılar. Onların varlığı için şükrediyorum. Her fırsatta elimden eşyalarımı alıp, taşıyanlar, akşam yürüyüşlerine beni teşvik ederek, eşlik edenler, ofiste sabah yumurtamı sıcak yiyim diye evinden yumurta haşlama makinesi getirenler, yemekte muz varsa benimle paylaşanlar, yemeyip yedirenler..:) Liste uzayıp giderken, hayatımın en duygusal ve unutulmaz anlarını yaşıyorum. Çok derinde hissettiğim bu güzel duyguları yaşatan güzel insanlara teşekkür ediyorum. Kızımın güzel bir dünyaya umut dolu bu harika insanların arasında geliyor olmasından büyük mutluluk duyuyorum.
Bu da bizim hikayemiz olsun..
İlk düşük tecrübemde çok yıkılmıştım. Gittiğimiz kadın doktor bu sürece duygusal yaklaşmasından mı benim ilk bu haberi ondan almamdan mı bilmem bir daha o hastahaneye gitmek istemedim. Arkadaşımın tavsiye ettiği, olaylara daha bilimsel yaklaşarak, beni rahatlatan, istatistiklere dayanarak konuşarak aynı dili konuşabildiğimiz yeni doktorumuz ile yolumuza devam ettik. Süreç kolay olmuyor, kabullenmesi, yeniden hamile kalmaya karar vermesi zaman alıyor. Aradan geçen 1.5 yıl sonunda yeniden hamile olduğumu öğrendiğimde sevinçle beraber büyük bir endişe kapladı. İlk bebeğimizi 10. Haftada, 2. Bebeğimizi 8. Haftada kaybettik. Bir çok insan bu süreçte, kendi düşük hikayelerini anlattı. Bu insanı rahatlatmıyor tabi ki ama bunun dünyada sadece sizin başınıza gelmediğini kabul ederek, vücut için normal bir süreç olduğunu anlayıp, kabul etmeye başlıyorsunuz. Bedenimizi bir fabrika gibi düşünürsek, hatalı gördüğü üretimi durduruyor, sonlandırıyor. İnsanoğlu olarak acılara dayanıklı olsakta, duygusal varlıklarız. Düşükler olmasa Dünya’da sakat doğan çocuk yüzdesi artarmış. Her zaman duam sağlıkla çocuğumuzu kucağımıza almak oldu. 2. Düşük sonrası genetik test yaptırdık ve genetik bir anormalliğe rastlanmadı. Bu haberi aldığımızda çok sevindim. Her iki hamileliğimi öğrendikten sonra da büyük bir seyahat planımız vardı, bu da bende hamilelik ve seyahat konusunda ayrı bir etki bıraktı. Doktor herhangi bir problem olmadığı için normal yolla hamile kalmam için zaman tanıdı. Bu sebeple alternatif bir yol denemeyeceğini ve akışına bırakmamız gerektiğini söyleyerek bizi evimize gönderdi.
1. Trimester – Acaba hamile miyim?
5. Hafta
Ansızın geciken adetimin tek bir sebebi olabilirdi 🙂 Heyecandan içim içimi yerken, hislerimden çok emindim. 3 gün gecikme olmasına rağmen doktora gittim. 5. Haftada hamile olduğumu öğrendiğimde kimseye söylememe kararı aldık. 1 hafta sonra yeniden kontrole giderek, her şeyin yolunda gittiğini teyit ettik. 2 haftada bir kontrollere başladık. Son adet tarihi ile başlayan 40 haftalık bu büyüleyici macera başlamıştı.
6. Hafta
6. haftada daha önce planladığım bir iş seyahati vardı ve bunu başarabileceğimi düşünerek yola çıktım. 2 günlük bir toplantı için Barselona’ya uçarak, seyahatimi gerçekleştirdim. Sonraki dönemler için artık seyahat planı yapmayacaktım. Bu süreci sakin ve evimde geçirmek istiyordum. Heyecana ve keşfe bir süre kendimi kapadım. Yediklerime ve dinlenmeye odaklandım.
7. Hafta
Doktorum bazı tahliller istemişti. Özellikle TSH, B12, D3, glikoz, demir analizi yaptırdım. D vitaminimi biraz düşük bularak, belli bir süre D vitamini takviyesi aldım. TSH ım çok yüksek değildi ancak hamilelik sürecinde sınırı geçme endişesi ile TSH ilacı kullanmaya başladım. 2 haftada bir doktor kontrolleri ile doktorumuz süreci takip ediyordu. İlk trimesteri tamamlamak benim için çok önemliydi ve doktorumuz her muayenede rutin kontrolleri öncesi mutlaka bebişimizin kalp atışlarını dinleterek bizi rahatlatıyordu. Duymak istediğimiz en güzel ve heyecanlı sesti..
7. – 12. Hafta
Çok büyük bulantılar yaşamadım. Sabah bulantıları yerine öğleden sonra başlayan bulantılarım vardı. Acayip iştahım açılmıştı ve karbonhidrat benim için vazgeçilmez bir şeydi. Doymak bilmiyordum. Çok hızlı kilo almaya ve 10. Haftaya gelmeden kıyafetlerime girememeye başladım. Özellikle barbekü sosu, patetes, ketçap, pilav için gözüm dönüyordu. Son 10 yıldır hayatıma oturttuğum sağlıklı beslenme düzenim bir anda yok olmuş ve umrumda değildi. Tek önemli şey vardı, YEMEK:D Pilav üzerine ketçap döküyordum!! Eve gelirken markete uğrayıp, turşu, tost malzemesi alıp, iştahla tostumu yapıp içine barbekü sosu sıkıyordum.
Bazı insanlar bulantılar sebebi ile yemek yiyemez iken ben bulantıları bastırmak için peynir ekmek, galeta, ne bulursam yiyordum. Peynir ekmek özellikle çok iyi geliyor. Bir diğer kurtarıcım ise kalorisiz çözüm, SAKIZ çiğnemek. Hamileliğimin başlangıcından beri çantamdan sakızı eksik etmedim. Bu dönemde folik asit kullanmaya başladım. Düşükler sebebi ile karından kan sulandırıcı (clexane) yaparak, coraspirin kullanıyordum. Doktor iğeneleri ne kadar süre ile yapacağımı söylememişti, süreç göstericekti. Karından bu iğneyi her akşam yapmak biraz gerginlik yaratsa da bunu bebeğinizin yararına yaptığınızı düşünerek içiniz rahatlıyor. Bir süre sonra farklı teknikler geliştirerek, nasıl vurursam daha az morarır ve acı verir bunu keşfediyorsunuz. Clexan iğne şahane tasarlanmış ve pratik bir iğne. Ancak zaman zaman piyasada tükenebiliyor bu sebeple yedeklemekte fayda var. İlk trimester sonunda iğneyi kesti ve yolumuza coraspirin ile devam ettik.
İlk tirimesterde basan tatlı akşam uykularını unutmamak lazım. Herkes otururken bir anda hoop içiniz geçiyor ve kendinizi derin bir uykuda buluyorsunuz. Ne tatlı uykular..
12. hafta ikili test zamanıydı, ikili test dışında daha kesin bilgi edinebileceğimiz genetik test vardı. Doktor tavsiyesine ve kontrollerine güvenerek, sadece ikili test yaptırdık ve çok şükür olasılıklar oldukça düşüktü.