Hallstatt Gezi Notları – Kış’ın Hallstat’ta Neler Yapılır?

Rüya gibi bir seyahate hazır mısınız? Hallstatt Avusturya’nın kış mevsiminde gezilebilecek en güzel yerlerinden biri. Karlarla kaplı çatıları, rengarenk evleri, kilise kuleleri ve doğası ile inanılmaz bir yer. Fotoğraflarda görünenden çok daha güzel, hiç abartı yok:) 

Minik rüyaya doğru yola çıkmayı planlarken, bahardan çok karlar altında görmek istiyordum. İstanbul’da nadir karşılaştığımız karlı dönemi bir günlüğüne, doğa içinde yaşamak istedim. Ekim sonu – Ocak başına kadar süren yeni yıl marketleri (Weihnachtsmarkt) Avrupa şehirlerine ayrı bir hava katarak, sokakları ışık şölenine çevirdiğinden Viyana-Avusturya gezimizi özellikle Aralık ayına planladık. Soğuğu seviyorsanız, kat kat giyinir, çılgınlar gibi sokaklarda dolaşırız derseniz Avrupa seyahati için yılın en güzel zamanı!

Hallstatt Ulaşım

Ufacık tefecik içi kar dolu bu kasaba Avusturya’nın Batı sınırında, Almanya yakınlarında kalmaktadır. Salzburg ile komşu olan Hallstatt gezinize Salzburg’u dahil etmeyi ihmal etmeyin. Salzburg ve Viyana’dan tren ile ulaşmın mümkün olduğu gibi araçla da gidebilirsiniz. Viyana trenleri çok konforlu ve çevre dostu. ÖBB) https://www.oebb.at/en/ sayfasından Hallstatt Bahnhof varış noktası seçerek biletinizi alabilirsiniz. Viyana’dan ilk tren 5:55 te ve 2 aktarma ile 9:30 civarında Hallstatt’da olabiliyorsunuz. Yolculuk 3.5 saat srüyor. Attnang-Puncheim’da aktarma yapana kadar geçen 2 saat sürede trende ücretsiz wi-fi bulunuyor. Aktarma sonrasında doğa tamamıyla değişerek her yeri kar kaplıyor. Tren istasyonunda lapa lapa kar yağıyordu. 

Hallstatt Bahnhof’ta inince hemen yanından Hallstatter See (göl) inen yokuştan ufak tekne ve büyüleyici Hallstatt manzarası ile karşılaşıyorsunuz. Kişi başı gidiş-dönüş 5 euro, tekne ile Hallstatt’a doğru yola çıkıyoruz. Tekneyi kullanan adam dünya tatlısı, yardımsever biri. Bize mutlaka tepeye çıkıp, manzaraya bakmamızı tembihliyor. Son dönüş treni 18:32 ‘de Hallstat Bahnhof’tan kalkıyor. Tekneler tren saatlerine göre ayarlanmış ve iskelede kalkış saatleri bulunuyor. Tren saatinden 15 dk öncesinde istasyona doğru çıkıyor. 

Hallstatt

Beyaz, karla kaplı yeni yıl ruhunu en çok taşıyan kasabalardan biri. Lapa lapa durmadan yağan kar, bembeyaz kaplanmış Alpler, karların altında yaşamı sürdürmeye çalışan yeşil doğaya eşsiz göl manzarası ve Hallstatt’ın rengarenk evleri eşlik ediyor. İskeleye indiğimiz an ilk defa kar gören çocuklar kadar şaşkındık. Yumuşacık, pamukla kaplanmış gibi kar her yeri sarmalamıştı. 

Eski tarz ahşap evleri, ev tarzı döşenmiş samimi kafe ve renkli dükkanları ile Hallstat harika bir yer. Çocuk kitaplarındaki masallara, hayal dünyanıza gerçek bir seyahat. Döndüğümüzde tatlı rüyadan uyanmış gibiydik.

1. Welterbeblick (World Heritage View) – Manzara platformu

Hallstatt’ın eteklerinde bulunduğu Salzberg bir tuz dağıdır. Salzbergwerk, Avrupa’nın en eski tuz madeni olarak bilinmektedir. Kasabanın adı bölge halkının tuza verdiği isim ‘Hall’ – tuzdan gelmektedir. ‘Beyaz altın’ olarak anılan tuz, eski çağlarda yiyeceklerin uzun süreli saklanmasında büyük rol oynadığı için ticarette önem taşıyor. Dağın içinden açılan tünellerden tuz yüzeye kalıplar halinde çıkarılıyormuş. Neolitik dönem M.Ö. 8 ve 5. yy yüzyıldan beri madenler işleniyor. Şimdilerle kasabadan Salzberg’e füniküler ile ulaşım var. Doğayı ve yürümeyi seviyorsanız 1 saat süren dağ yolcuğu ile de zirveye ulaşabilirsiniz. Kış döneminde füniküler kapalı olduğu için manzaraya doğru dağı tırmanmak keyifli bir yolculuk. Her bir katta ayrı bir manzara ve ağaçları kaplayan kar manzarasının eşsiz görüntüsü ile karşılaşıyorsunuz. Lapa lapa yağan kar zirveye çıktıkça tipiye çevirerek, sisten görüşünüz azalıyor. Zig-zag çizerek tırmanırken, zorlu bir yol ve büyüleyici dağ manzarasının sizi beklediğini belirtmem lazım. 

Zirveye çıkan en güzel yollar evlerin arasından tepeye tırmanan merdivenler. Gosaumühlstrasse üzerindeki manzara noktasından dönerken yukarılara tırmanmaya başladık. Merdivenler kasabanın yukarısından geçen Hallstattersee Landsstrasse’ye çıkıyor. Buradan ilerleyerek Mühlbach şelalesinin başlangıç noktasına ve oradan da göle hakim köprüden büyüleyici manzarayı izledik. Burada keşke beraber bir fotoğrafımız olsa, makineyi nereye koyarız diye düşünürken bir kadın gelip, fotoğrafımızı çekti 🙂 Köprüden ilerlerken diğer köşede başka bir çift ile karşılaştık ve onlarla beraber Terrace yazan tabelayı takip ederek zirve yolculuğumuz başladı. Merkezden, kilisenin arka tarafındaki merdivenlerden Salzberg yönüne doğru da tırmanabilirsiniz. Kirchenweg yolunu da tepeye çıkmak için kullanabilirsiniz.

Zirvede mola verebileceğiniz kış ve karlı havada bile açık olan “Rudolfsturm Restoran” bulunuyor. Rudolf Kulesi Avusturya’nın tuz işçilerini korumak amacıyla 1282 yılında kurulmuş. Hapsburg imparatorluğunun liderlerinden Afder Rudolf I için yapılan kule sonrasında maden işletme müdürü tarafından kullanılmaktaymış. 1960 yılında yeniden açılan kule, Tuz madeni ve zirveye tırmanan ziyaretçilerin mola vermesi için hizmet sunuyor. Fiyatlar kasaba merkezinden farklı değil!

Rudolfsturm önüne V şeklinde yapılan platform, kasabanın göle bakan en yüksek noktası. Zirveden Alp dağlarının çevrelediği göl manzarasını ve karlı evlerin çatılarını izlemek çok keyif verici. Bu platform Welterbeblick (World Heritage View) noktası olarak geçiyor. Zirveye ulaşmanın mutluluğuna, bu huzur eklenince iyi ki bu andayız dedik! Salzberg platosunu turistik ziyaretlere açarak, tuz banyosu, tuz madeni ziyareti gibi aktivite alanları oluşturulmuş. Platformlarla birbirine bağlı platoda kış dönemi dışında öğrenerek, eğlenebilirsiniz.  Füniküler ve tuz madeni ziyaret saatlerini kontrol ederek gezebilirsiniz. Maden ziyaretinden yarım saat önce orada olmanızı tavsiye ediyorlar.

Avusturya tuzları zengin mineral içeriği sebebi ile kırmızı-kahverengi bir renge sahiptir. Rengi, yüksek demir içeriğinden kaynaklanmaktadır. 150 milyon yıl önce Alp dağlarının oluşumu sırasında dağların arasında sıkışıp kalan tuz denizi, dağların içine hapsolarak, çevresel etkilerden de korunmuştur. Bad Aussee çevresi-Salzkammergut tuz madenleri açısından zengin bir bölgedir. Zirveye ulaşınca asansör/merdiven ile yukarı çıkarak kurulan platformdan, tuz gölü ve tuz madenine (Salzwelten) doğru bir yolculuk yapabilirsiniz (bu kısım sadece bahar-yaz döneminde mümkün). Tuzun, tuz kayaları halinde yüzeye çıkartıldığı eski dönemden farklı olarak günümüzde, temiz su tuz madenlerine gönderilerek tuzlu su yüzeye pompalanmaktadır.

2. Hallstatt Kasaba Turu

Hallstat keşfine hazır mısınız? İskelenin hemen sol yanında Evangelische Pfarrkirche (kilise) Hallstatt (Lutheran Church) yer alıyor. Oldukça eski ve küçük kilisenin kulesi kasabanın her yerinden görülmektedir. Kasabaya inince sağ tarafa doğru yürüyerek, Hallstatt’ın en güzel manzarasına ulaşabilirsiniz. Bütün fotoğraflarda gördüğünüz klasik şehir manzarasını Gosaumühlstraße üzerinden çekebilirsiniz. Kalabalıktan doğru yere geldiğinizi anlayacaksınız:) Dönüşte yukarı çıkan merdivenlerde kasabanın en güzel evlerinden biri yer alıyor.

 

İskeleden Landungplatz (sol taraf) yönünde ilerlerken köşede ‘Die Gemischtwaren Handlung am See – The Spar’ market ve cafe var. Cafe nin önüne koydukları yün kaplı sandalyeler soğuk havada dışarıda oturup, kasabanın keyfini çıkarmak için çok şirin! Polar battaniyelerle sıcak çikolatalarınızı yudumlayarak, ısınabilirsiniz. Isınmak için neden dışarıda oturuyoruz demeyin, böyle güzel kar manzarası camların ardından izlenmez.

Birkaç adım ileride Marketplatz, rengarenk evlerin kapladığı ufak bir meydana varıyoruz. Pastel tonlarda boyanan evleri, karla kaplı orman manzarası çevreliyor. Günün farklı saatlerinde değişen ışıkla beraber manzara farklı bir havaya bürünüyor. Sabah çektiğimiz fotoğraflar ile öğleden sonrakiler birbirinden çok farklı.

Kasabanın ana caddesi boyunca yürürken, Gasthof Simony’yi geçince, Badergraben caddesi üzerinde kemerli bir bina dikkatimizi çekiyor. Hemen köşede ahşap ürünler işleyen, çok sevimli bir dükkan var. Akşam saati penceresinden yayılan sarı ışık sokağı kaplarken, içeride silüet olarak görülen çalışan adamı izlemeden duramadım. Bu sokaktan yukarı çıkarsanız, sizi kasabanın merkezine akan Müllbach Şelalesine götürecek. Kayaların arasından gürül gürül akan şelale kasabaya serinlik taşımaktadır. Biraz içlere girelim derseniz buradan tırmandıkça inanılmaz güzel bir sokak sizi Katolik kilisesine (Katolische Pfarrkirche Maria Am Berg Hallstatt) ve Charnel House (Kemik Evi) bulunduğu tepelere çıkaracak. 

Kasabanın mezarlığının yer aldığı kilise bahçesi birinci kattan kasabayı izleme imkanı sunuyor. Buranın bir mezarlık olduğunu unutmadan, saygı duyarak, sessizce ilerlemeniz önemli. Mezarlıkta konik mezar taşlarının oluşturduğu, kişiselleştirilmiş anıtsal mezarlar yer alıyor. Mezarlığın arka tarafında ufak bir şapel olarak inşa edilen Charnel House’ta sanatçılar tarafından boyanmış 600 tane kafatası bulunuyor. 18. yy. sonralarına doğru yeni bir mezar oluşturulurken ya da bir mezar yeniden kullanıldığında, kafatası veya kemikler ikinci bir cenaze töreni olarak alınıp, saklanırmış. Ölen aile üyesinin kimliği dekoratif resimler ve yazıtlarla korunuyor. Ailenin ilişkilerine ve sanat tercihlerine bağlı olarak kafatasları isim ya da baş harf şeklinde etiketleniyor. Bu gelenek dönemler arasındaki boyama tarzı, yöntem ve şekil farklılıklarını ortaya çıkarıyor. Asıl kurulum amacı ise kilise bahçesinde yer olmayan kemiklerin saklanması. Çok sayıdaki kafatasından geriye kalanlar burada sergilenmektedir. 1.5 euro karşılığında ziyaret edebilirsiniz. 

Kilise bahçesinden geri dönebilir ya da iskelenin oraya doğru inip, minik meydandan geçerek kasabanın diğer ucuna doğru turunuza devam edebilirsiniz.

Arkeolojik kazı çalışmalarından toplanan eşyalar, kasabanın farklı dönemlerdeki yaşam biçimlerini temsil etmesi, Hallstatt tarihi hakkında bilgi vermesi amacıyla Hallstatt Museum’da sergilenmektedir.

Yol üzerinde hediyelik eşya, ahşap ve cam ürün satan mağazaları geçerken, mümkün olsa herköşeyi çekme heyecanımızı bastıramıyorum. Biraz magazaları gezebilir, alış-veriş yapabilirsiniz. Özellikle sabun, banyo kullanımı ve yemeklik olmak üzere bölgenin tuzunu alabileceğiniz, kapısının önünü festivale çeviren ‘Salzkontor und Benediktiner Seifenmanufaktur’ dükkanını es geçmeyin.

Kasabanın çıkışına ya da geliş noktanıza göre otoparka doğru ilerlerken Muk´s Schmankerl ve Cafe Bakeries Maislinger’e uğrayıp bir kahve içerek tatlılarını deneyin. Turist Information yanında bir iskele daha yer alıyor, hemen çaprazında yer alan Supermarketten alışveriş yapabilirsiniz. Bahar aylarında buradan fünikülere tırmanabilirsiniz ve harika göl etrafına sıralanan Apl dağlarının manzarasını seyredebilirsiniz. Kış’ın indiğiniz iskeleye doğru ilerlerken, tekne gelmeden önce akşam yemeği yiyebilirsiniz. Dönüş yolu düşünülürse aç çıkmamakta fayda var:)

Mutfak

Zirbenschnaps, Avusturya yorumu bir çeşit likör. Kozalakta bekletilerek yapılan bu likör yemek sonrası sindireme faydalı olması için tüketiliyor. Genellikle ev yapımı oluyor. Almanlar ise schnapps i farklı meyvelerle tatlandırıyorlar. 

Fresh Lebkuchen, Almanya’da da rastlayabileceğiniz tarçınlı-zencefilli kurabiyeler. 

Braugasthof, oteli ve restoran olarak hizmet sunuyor. Yemek ve konaklama için tavsiye ediliyor. Özellikle ördek eti herkesin favori yemeği. Ancak kış döneminde kapalıydı.

Simony Gasthof, Marketplatz’da yer alan odaları göle bakan bir otel. Alt katındaki restoran kısmında tipik Avusturya yemeklerinin yanı sıra balık ve makarna bulunuyor. Tam bir ev gibi dekore edilen mekan samimi ve çok sempratik.

Die Gemischtwaren Handlung am See – The Spar, hem market hem cafe olarak hizmet veriyor. Şirin mekanda çalışan karı-koca çok sıcak kanlı. Pizzalarını tadabilir ya da kahve/sıcak çikolata tercih edebilirsiniz.

Aralık 2018,