Bursa – Mudanya – Tirilye


Havalar biraz güneş açınca bizde ufak bir kaçamak için plan yaptık. 1 ay sonraya plan yapınca, bu sefer gözler hava durumuna çevrildi. Neyse ki bulutlu da olsa, yağmursuz bir gündü. Msa da yemek kursuna başladım, oldukça keyifli ve eğlenceli, tabi haftasonu vaktimin büyük kısmını ona ayırmış oluyorum, başka planlar araya girince koşturmaca başlıyor. Rotamızı Bursa/Mudanya/Tirilye ye çeviriyoruz.

Deniz otobüsü ile Bursa oldukça yakın. Üstelik Budo ile Kabataş tan ulaşım oldukça kolay ve Mudanya da direk merkeze iniyorsunuz. Eski evleri ve birbirinden güzel sokakları ile Mudanya keyifli bir yer. Özellikle yemek yiyip, bir şeyler içmek için deniz kıyısı boyunca uzanan bir sürü restoran var. Buradan Tirilye ye minübüsler var ama bizden önce giden arkadaşlarımız bizi almaya geldi ve Mudanya turumuzun ardından yemek yemek için Tirilye ye geçiyoruz. Dağlık bir yolun ardından, bu ufak ama şirin kasabaya ulaşıyorsunuz. Burada da yemek yiyebileceğiniz bir çok yer var. Tercihimizi TaşMahal dan yana yapıp, kendimize yer ayırtıyoruz. Özellikle yaz mevsimi için çok daha keyifli bir mekan, denize sıfır.. Burada öyle lezzetli mezeler yedik ki, gerçekten harikaydı! Kamil Bey (Garson), bütün tercihleri kendi yaparak, bize sadece size sunu bunu getiricem diyip masayı donattı. Harika bir yeşil (maydanoz,kekik,ceviz..) soğuk meze getiriyor, üzerine karides mantı ve en lezzetlisi levrek simidi.. Karides güveçte büyük porsiyon ve bol karidesli geldi. Üzerine balık olarak, tekir tercih ediyoruz, çıtır çıtır kızartılmış ve çok tazeydiler. Yediğim ekmeğin haddi hesabı yok! Tatlı konusunda biraz zayıf kalsalarda, kabak tatlısını tavsiye ederim. Buraya sadece mezeleri için gidilebilir. Masada o kadar çok çeşit sıcak-soguk meze vardı ve hepsi birbirinden lezzetliydi.. Masada alkolde alınmasıyla beraber kişi başı 75TL fiyat ödedik. Böyle güzel şeyler yiyince eyvah demiştim ama fiyatlar abartılı değil.

Gün doğup, gözlerimizi Tirilye nin huzur dolu bir sokağında açıyoruz.  Öyle samimi ve şirin bir yer ki, sokaklarında dolaşmaktan kendinizi alamıyorsunuz. Kahvaltı için tavsiye edilen tek yer var, Çamlı Kahve.. Öyküsünü sonra öğrendiğimiz, kasabaya tepeden bakan bu mekan, hafta sonu oldukça kalabalık..Kahvaltı fena olmamakla beraber,zengin..

Buradan, sokak aralarında kaybolarak deniz kıyısına inip yürüyüş yapabilirsiniz, deniz tarafından inerken, kiliseden (HagiosStephanos) camiye dönüşen yıllardır ayakta kalan Fatih Cami ni göreceksiniz. Bu cami bilindiği kadarıyla 1661 yılında camiye dönüşürülmüş. Kasabada tanıştığımız bir amca bize kasabanın tarihini öyle güzel anlattı ki.. Eskiden Rumların yaşadığı oldukça kalabalık ve ticaret ile uğraşan kasaba zaman içinde terkedilmiş. Ama tarihini,dokusunu hç kaybetmemiş.. Çevresinde Rumlar kalan birsürü kilise varmış. Biz gidip göremedik ama gitmek isterseniz,bilginize..

Kasabada limana doğru ilerleyince Köylü Pazarı var. Bütün doğal ürünleri bulabilirsiniz. Özellikle zeytini çok ünlü ve lezzetli, eli boş dönmeyin. Zeytinyağını söylememe gerek yok sanırım. Birde Çamlı Kahve ye çıkıp, kahve içmeden dönmeyesiniz. Eskiden tepenin ilerisinde üzüm bağları varmış, Rum eşleri akşam üzerleri eşlerini bu kahvede bekler, beraber birer kahve içip, sohbet edip, bütün yorgunluklarını ve kederlerini burada atarlarmış .Böylece evlerine dırdırsız, tasasız dönerlermiş. Kahve gerçekten yıllar öncesine aitmiş, belediye işletmesi için başka birine vermiş ama çamlar yılların eskitemediği çamlar. Kasabada göze çarpan bir detayda, neredeyse yıkılmak üzere olan, asırlık okul.. Birilerinin el atıp hayata geçirmesini bekliyor.. Tirilye isminin nereden geldiğine dair de türlü rivayet varmış ve biri de Tirilye yunanca barbun balığından geldiği imiş. Bu bölgede fazlasıyla Barbun balığı çıkarmış. Bir başka rivayete göre, sürgüne giden 3 rahipten geldiği, diğerini hatırlamıyorum..

Keyifli ve güzel bir geziydi, yazın denize de girilebilen bu kasabayı çok sevdim.. Sık sık ziyaret edeceğiz gibi görünüyor..