Paris – Disneyland Eğlence Parkı

 

Paris’e
geldiğimizde hava hep yağmurluydu, Disneyland’a gidip bütün gün yağmura maruz
kalmak istemedik başta, sonrası iyi ki gitmişiz. Hayatında gondola binmemiş ve
eskiden parklara gelen dönen salıncaklardan inince bile istifra eden bir çocuk
olarak, disneyland uçuk bir fikirdi. Ben hiçbirşeye binemeyeceğimi düşünürken,
adrenalin patlaması yaşadım ve korku namına birşey kalmadı. Korkuya bağışıklık
kazandım. Sanırım atmosfer ve tasarım size başka bir dünyada hissettiriyor.

WALT DISNEY STUDİO PARK, FILM SETLERİ VE HOLLYWOOD TOWER HOTEL
Park Walt Disney
Studio Park ve Disneyland Park
olarak 2’ye ayrılıyor. Küçük diye önce oradan
başlamak istedik. İçeri girince gerçekten bir masaldaymış gibisiniz. Heryerde
oyuncaklar, kahramanlar, eğlenmeniz için düzenlenmiş kocaman bir park. Önce
neye bineceğini şaşırıyor insan. Bazı oyunlara katılabilmeniz için, önceden
gidip randevu alabiliyorsunuz. Bineceğiniz oyuncak diyorum,şeylerin yanında bir
cihaz bulunuyor ve kartınızı okutunca size gün içinde doluluğa göre randevu
saati veriyor. O saatte geldiğinizde hiç sıra beklemeden girebiliyorsunuz. Bu
öncelik hakkı bayağı işe yarıyor. Bir yanda sıra beklerken, diğer yandan da
beklemiş gibi oluyorsunuz. İçinde ufak bir tren ile, Walt Disney Studio
tarafından tasarlanan bir film setini geziyorsunuz, bir anda koca bir kamyon
alev alıyor, derken yağmur başlıyor üzerinize sel suları geliyor yan
yatıyorsunuz ve kamyon kaymaya başlıyor. Yapılan trickleri görmek için
eğlenceli bir düzenek. Birde the Hollywood Tower  Hotel öne çıkıyor. Hotele giriyorsunuz ve
korku filminde gibisiniz, derken bir asansöre biniyorsunuz ve hotelde kaybolan
turistleri arıyorsunuz, bazı katlarda hayaletleri görüyorsunuz ve aniden sizi
acayip bir hızla en tepeye çıkarıyor ve açık pencerelerden bütün Disneyland’ı
görüyorsunuz (tabi gözleriniz açık iseJ), siz ne olduğunu anlamadan birden
asansör aşağıya iniyor.. Adrenalinin tavan yaptığı biryer.
DISNEYLAND PARK ICINDE GEZİ, ROLLER COASTER, EGLENCE.. 
Disneyland Park,
çok daha büyük ve kendi içinde başka bir şehir (Frontierland, Adventureland,
Fantasyland ve Discoveryland olarak gruplandırılmış). Restorantları, cafeleri
ve birbirinden farklı tema parkları ile nerede gezindğinizi bilmeden
dolaşıyorsunuz ve hangi oyuna gireceğinizi şaşırıyorsunuz. İçerisinde trenle
seyahat edebilir hatta gemi turu bile yapabilirsiniz. Big Thunder Mountain
benim favori roller coasterım, eski maden taşınan bir trene biniyorsunuz ve
gölün ortasındaki dağın tepesine ufak patika yollardan tıkır tıkır çıkıyorsunuz
ama inişler hiç böyle olmuyor.. Tam kapanmasına yakın, boş oldugundan sıra
beklemeden defalarca bindik.. Kalbimiz yerinden çıkıcakmış gibiydi. Bu sırada
ana caddede toplanıyor herkes, kapanış geçiti var. Bütün çizgi film karakteleri
dans ederek, şarkı söylüyorlar, şatonun etrafında rengarenk havai fişekler
patlatılıyor ve siz orayı terk etmek istemiyorsunuz. Tıpkı parktan dönemek
istemeyen bir çocuk gibi günün sonunda evinize dönüyorsunuz..