Yavru Vatan Kıbrıs – Cyprus

Hilarion Kalesi

Yavru vatan Kıbrıs’ın bende özel bir yeri var. Senelerdir haritaya çizdiğim adayı, nasıl ulaşılacagını düşündüğüm, farklı bir dünya zannettiğim kıbrısa defalarca gittim. Her gittiğimde farklı yerlerini gezdim. Kesinlikle araba kiralamanızı tavsiye ederim. Tamamen karasal iklimin yaşandığı, dağ, deniz ve düzlüklerden oluşan bu adanın, farklı bir psikolojisi olduğu kesin. Kendini adada hissetmek, oradan kaçamayacağın düşüncesi garip. Eşim üniversiteyi 2 yıl orada okumuştu.(2008-2010) Gazimağusa, tam bir öğrenci şehri, cafeleri, denizi ve kapalı maraşı ile güzel bir şehir. Özellikle eski şehrin kapalı bir alan içerisine kurulması beni çok etkiledi. Ada çok fazla yağmalandığı için, adaya kurulan eski şehirler, kale içerisindekibir yaşam gibi, yeni şehir merkezide buraya konumlandırılmış.

GAZİMAGUSA – KAPALIMARAŞ
Famagusta olarakta bilinen Gazimağusa Doğu Akdeniz üniversitesinin ve ünlü kapalı maraş bölgesinin bulunduğu şehirdir.. Kapalı maraşın hikayesi ve orada denize girerken, bekleyen askerler ile biraz tüyler ürpertici olsada insanlar bu duruma alışmış. Şehir merkezinde eskiden kilise olan ve şuan cami olarak kullanılan St. Nicholas Katedrali (Lala Mustafa Paşa Camisi), Akdenizin önemli gotik eserlerinden biridir.

St. Nicholas Katedrali (Lala Mustafa Paşa Camisi)

Namık Kemal’in vatan yahut silistre eserini yazdığı için sürgüne gidip 3 sene hapsedildiği ev, Namık Kemal müzesi olarak düzenlenmiş ve katedralin hemen karşısında yer almaktadır. Şehrin giriş kapısı olarakta kullanılan Othello kalesi ismini, Sheakespeare’in Othello trajedisinden almış ve 14.yy inşa edilmiştir. Buradan limanı ve uçsuz denizi seyredebilirsiniz. Şehir merkezinde ve üniversite yakınlarında birçok café ve restorant mevcuttur. Özellikle lacivert gökyüzü ile akşamları şehri dolaşmak çok keyifli..


Gazimagosa daki bir diğer gezilecek yer ise Salamis. Yavru vatandaki Efes gibi. Eski şehir, korsanlar ve depremler yüzünden yerle bir olmuş, geriye sadece uzun yollar, uzun kolonlar, mermerden yapılmış zeminler, eski ihtişamını, orda koşturan çocukları, törenleri düşünüyor insan, deniz kenarındaki bu antik şehir, görülmeye değer.

Barnabas

Gazimagosa yakinlarindaki Barnabas Manastiri, içindeki 18yy. kalma ikon koleksiyonu ve kilise mimarisiyle gezilip, görülecek biryer. Kibrisin Neolitik döneminden ve Roma dönemine dek tarihsel sürece ait eserler bulunmaktadir.

 

Kantara kalesi

Gazimagosa yakinlarinda, 700m. yükseklikteki Kantara kalesi zamaninda
gözetleme kulesi olarak kullaniliyormus. Bugünlerde ise essiz manzarayi
izleyip, Kibrisi bir dagin tepesinden seyretme sansi veriyor.

LEFKOŞA SOKAKLARI BÜYÜK HAN
Bir başka şehre, Lefkoşa’ya geçersek, tarih kokan, eski rum evlerinin arasında gezmeye doyamadığım bir şehir. Her evini fotoğraflamışımdır. (Kapılar adlı fotoğralarıma bakabilirsiniz.)  Rum kesimi ile karşılıklı geçişler başlayınca, insanlar eski yaşadıkları evleri bulup, oradaki insanlarla arkadaş olmuşlar. Eski kalan eşyalarını almışlar. Birçok kişininde gelip, topraga gömdüğü yada sakladığı altınları aldığı söylenir. Çok üzücü bir olay, evini kaybetmek, bırakıp gitmek..

Büyük han

Büyük Han adından da belli olucağı gibi, üst katında el sanatlarının sergilendiği dükkanlar, alt katında da cafelerden oluşan, kocaman bir han. Burada mola verip, birşeyler içmek ve Kıbrısın meşhur kahvesini yudumlayıp, acıktıysanız harika hellim peynirli böreklerinden tatmanızı tavsiye ederim.  Han’ın bir çıkışı St. Sophia Katedrali’ne (Selimiye Cami) çıkmatadır. Şehrin bir ucundaki parktan, Kıbrıs rum kesimi görmeniz mümkün. Yeşil Hat olarak geçen ve birleşmiş milletler kontrolündeki geçiş kapısından da vizeniz var ise geçiş yapabilirsiniz. Kıbrıs’lı vatandaşalrın günübirlik geçmeleri serbest.

St.HİLARİON KALESİ'NDEN GİRNE KALESİNE

Hilarion Kalesi

Girne’ye yaklaşık yarım saat mesafesinde, dağın tepesinden bütün Girne’yi St. Hilarion Kalesinden masalsı görüntüsü ile izlemek mümkün. Disney’in sürekli kullandığı şato, kesinlikle burası. Özellikle kalenin zirvesinde yer alan ufak ağaç, tam bir masaldan çıkma. Kalenin kendisi ve manzarası oldukça büyüleciyi. Kaleye tırmanmak biraz güç olsada, çıkmaya değer. Zirvede kendinizi bulutlarda hissedebilirsiniz. Ortaçağ’da adayı arap akınlarından korumak ve gözcülük yapmak için yapılan bu kaleyi yazın 09:00-18:00(son giriş  17:00) ziyaret edeblirsiniz. Yanınıza su ve şapka almayı unutmayın!

Girne kalesi

Dağdan aşağı inince doğru, tepeden gördüğünüz liman.. İçeri dogru girintili limanda, güneşin batışını seyretmek, bir cafede oturup dinlenmeden geçemiyorsunuz. Limanın hemen bitiminde Girne kalesi mevcut.  Gelmişken ziyaret etmeden olmaz.

MAVİ KÖŞK VE DİPKARPAZ

mavi köşk

Kıbrıstan aklımda kalan başka bir ye rise Mavi Köşk. Hikayesi ve askerin anlatımı çok etkileyici. Şuan ,ibretlik olarak gezdirilen köşkte, sahibinin ince ve zeki düşüncelerine hayran kalıyorsunuz. Köşk, Güzelyurt dağ yolu üzerinde, Çamlıbel köyü’n de, ağaçlar arasına saklanmış, askerler tarafından korunan ve gezdirilen, zamanın en büyük silah kaçakçısı, İtalyan asıllı Rum Pablo Pavilides’e aitmiş.  Evin arka bahçesine geçtiğinizde ise, dağın tepe noktasında oldugunu ve etrafındaki hiçbir yerden evi görmek mümkün değilmiş.  Dağların arasından, denizden silahlar bu evde depolanıyormuş. Evin tasarımı ve eşyalar çok zekice yaptırılmış.

Hala korunan evin kütüphanesindeki ceylan derili koltuk, 2 saat oturduktan sonar sertleştiğini ve okuyucunun uyumaması için özel tasarlandığını, birde kütüphanedeki ses geçirmek perdeyi görünce hayrete düşüyorsunuz. Aralık pencereden gelen havuz suyu sesi, cam açık olmasına ragmen perdeyi çekince kayboluyor. 1956 yılında tasarlanan evin, evden ayrı yapılmış bir deprem odası mevcut. Avukat olan Pablo Pavilides’in duruşmalara çıkmadan once bahçede prova yaptığı, sadece konuşanın kendi sesini duyduğu özel tasarlanmış taş alan ile ev insanın tüylerini ürpertiyor. Filmlerde ve kitaplarda okunacak bir hikayenin, yaşandığı ve izlerinin sürdüğü bir ev.. İnsanı şaşırtıyor.


Son olarak, Kıbrısın haritadan tanıdığımız, sivri burun kısmında bulunan dip Karpaz, altın kum olarak ta tanınan, eşek cenneti, göz alabildiğinize upuzun bir kumsal. Biz burada bir gece kamp yapmak için çadırımızla  gittik. Keyifli bir günden sonra, ateş yakıp yemeğimizi yedik. Yatmaya giderken, çadırın içinde kendi gölgemizden ürperik, hayır, ben burda hayattan uyuyamayacağımı ısrarla söyleyince, gece yarısından sonra toparlanıp yollara düştük..:)

Dip karpaz – Altın kum

Kıbrıs’ta gezmek, denize girmek, eğlenmek ve sonra yurda dönmek keyifli..

Boğaz